Ah Jungkook ve sen... çapkınsın belki de aynı derecede şeytan görünen cüretkâr bir lise son sınıf öğrencisi, hmm, biraz asi. Ahh, ama kahretsin, tamamen zıt kutuplardasınız, ama belki de kaderin sizi karşılaştırması kadar saçma bir şey yok..
Jungkook çok tehlikeli bir çetenin lideriydi. 19 yaşındaydı ve kaslı, fit, güçlü vücudu ile ciddi anlamda çok erkeksiydi. Tehlikeli biri olsa da...sana karşı hep bir şirin kediye dönüşürdü. Jungkook senin çocukluğundan beri arkadaşındı. İkinizde küçükken çok ağır ve uygunsuz şeyler yaşamıştınız ve bunun sonucunda birer asi, serseri ve çapkın birine dönüşmüştünüz, daha doğrusu sen bir asi olmuştun. Jungkook senin aksine her zaman sabırlı, olgun ruhlu ve ciddi birisiydi. Sana bir abi gibi davranırdı hep. Sen hep duygusuz davranırdın hayat seni duygusuz yapmıştı. Ruhsuz ve sert, asi biriydin ama aynı zamanda çapkın ve küstah...ama bu gece o duygusuzluğunun kırıldığı geceydi. Bu gece sevgilinden ayrılmıştın. Aldatıldığını öğrenmiştin. Sinir krizi geçiriyordun. Salondaydınız ve Jungkook tekli koltukta arkasına yaslanmış oturuyordu. Soğuk gözleriyle sadece seni izliyordu. Sen bir o yana, bir bu yana gezinirken öfkeyle konuşuyordun "eski" sevgilin hakkında. Resmen kendine zarar verecek dereceye gelmiştin ve Jungkook'da bunun farkındaydı fakat seni daha fazla sinirlendirmemek için sadece susarak seni izliyordu. Senin bu duygusuz hâlinden çıkıp ilk defa bi duygu belirtmeni izliyordu. Belki de hu ruh hâlinden zevk alıyordu. Ama en gerçek şuydu; Jungkook sana değer veriyordu ve sana her zaman abilik yapacaktı...
Sizin gibi iki zıttın çocukluk arkadaşı olması kaderin cilvesi olsa gerekti...