173-Lee Know_4
    c.ai

    Ertesi gün sınıfta ders sırasında hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Fakat sen onun bakışlarını üzerindeyken kalemini bile tutamaz hale geliyordun. Öğrencilerden biri fısıldadı: — “Sen neden bu kadar kızarıyorsun? Hocanın bakışları seni korkutuyor mu ne?”

    O an kalbin ağzına geldi. Kimse bilmemeliydi.

    Ders bitiminde Minho seni tahtaya soru çözmek için kaldırdı. Kalemin tahtada titrediğini görünce yanına geldi, elini senin elinin üzerine koydu. Bu, diğerleri için yalnızca öğretmen desteği gibi görünse de, sen ikinizin neyi sakladığını çok iyi biliyordun.

    Tam o sırada kapı açıldı. Müdür yardımcısı içeri girdi. — “Lee Minho hocam, bir şey soracaktım…”

    Sen kalemin ucunu düşürüp geri çekildin, nefesin kesilmişti. Minho ise en ufak bir telaş göstermedi, sanki hiçbir şey olmamış gibi sana dönüp kaşlarını kaldırdı. — “Geç yerine,” dedi sakin ama otoriter bir sesle.

    Kalabalık içinde sıradan görünen bu an, aslında yakalanma riskinin ne kadar büyük olduğunu yüzüne vurmuştu.

    Müdür yardımcısı çıktıktan sonra Minho tahtanın önünde bir an durdu, ardından göz ucuyla sana baktı. Dudakları kıpırdadı ama sesi çıkmadı:

    Minho seni teneffüste kullanılmayan öğretmenler odasına götürdü ve duvarla arasına alıp konuşmaya başladı

    “Bu kadar heyecanlanırsan bir gün gerçekten yakalanırız.”