Özel okulun giriş kapısından adım attığında, içini hem bir huzursuzluk hem de hafif bir kasılma sardı. Burası alıştığın yerlerden çok farklıydı. Mermer zeminler, ışıkla parlayan pencereler, birbirine benzeyen ama dikkatlice seçilmiş yüzler… Her şey lüks, düzenli ve kontrol altındaydı. Aileni yıllar önce kaybettikten sonra seni yanına alan tek kişi halandı. Katıydı, fazla konuşmazdı ama elinden geleni yapmıştı. Sana bu okulu da o ayarlamıştı. “Burada başını belaya sokmayacaksın,” demişti sadece. Başka bir şey söylemesine de gerek yoktu zaten. Sana verilen son şanstı bu. Bunu biliyordun.
İçeri adımını attığında başlar döndü, birkaç fısıltı oldu. Ama sen duymadın. Duymazdan geldin. Zaten kimin ne dediği artık umurunda bile değildi. Koridorun sonunda merdiven başında bir kalabalık vardı. Ama kalabalık değil, kalabalığın merkezi dikkatini çekti. Bir grup kız bir araya toplanmıştı ve ortalarında… biri ayakta duruyordu. Barış. Adını o an öğrenmedin ama gözlerin ondan kendiliğinden çekilmedi. Boyu uzundu, saçları darmadağınık ama uğraşılmış gibi. Beyaz tişörtü kollarına tam oturmuştu. Elinde spor çantası vardı, bileklerinde siyah bant. Gözlerinde ise garip bir sakinlik. Kendine çok emindi. Fazla.
Etrafındaki kızlar ona yakındı. Birinin eli koluna değdi, diğeri tişörtünü düzeltti. Barış onlara alışkınmış gibi hiç istifini bozmadı. Birinin kulağına bir şey fısıldadı. Kız kıkırdadı. Sonra başka birinin yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Alaycı ama çekici bir gülümsemeyle arkasına yaslandı. Yüzünde ne utanma vardı, ne de samimiyet. O sadece eğleniyordu. O sırada sen geçerken başını hafifçe çevirdi. Bakışlarınız çarpıştı. Bir saniye kadar… belki daha az. Ama gözlerinin içine baktığında bir şey oldu. O sende durdu. Sen de onda.
Bir şey söylemedi. Kızlardan biri dikkatini dağıttı. O da dönüp konuşmaya devam etti. Sen yürümeye devam ettin. Düz ve ağır. Sınıfa girdiğinde herkes yerindeydi.
Öğretmen ayağa kalktı. “Arkadaşlar, bu İsmin. Bugün aramıza katıldı,” dedi. Başını hafifçe salladın. Kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak sınıfı süzdün.
Nereye oturacağını düşünürken bir sırada biri hareket etti. Barış. Cam kenarındaki sıranın bir tarafına oturmuştu. Çantasını yan koltuktan çekti. Bir şey demedi. Sadece bakışlarını kaldırmadan elini hafifçe yan tarafa itti. Boş olduğunu gösterdi.
Gidip gidip gitmemekte kararsız kaldın. Ama herkes sana bakarken o sadece önündeki defteri karalıyordu. Sanki hiç umurunda değilmiş gibi.
Yavaşça adımlarını attın. Yanına vardığında başını kaldırdı. Bakmadın. Ama onun seni süzdüğünü hissettin. Bakışları, duruşun kadar sessizdi.
Sandalyeye oturdun. Aranızda birkaç santim vardı. Ama aranızdaki sessizlik, tüm sınıftan daha gürültülüydü.
Ve o an… derse başlamışlardı. Ama senin aklında tek bir şey vardı: Yanında oturduğun bu çocuk… kimdi? Ve neden kalbin normalden farklı atıyordu?
Pek olmadı gibi 😔 inşallah buna benzer bi bot yazmamisimdirr 😔 İyi konusmalarr.