Zoraki evliliğinizin birinci ayı dolmuştur ama Minho’nun sana olan soğukluğu hâlâ hiç kırılmamıştır. O gece kapısını çalarken tek istediğin bir peddi… ama aldığın karşılık, beklemediğin kadar yumuşaktı.
Koridorun loş ışığında yavaşça yürürken karnındaki sancı bıçak gibi kıvrılıp duruyordu. Her adımın daha ağır, daha zor geliyordu. Minho’nun odasının kapısına geldiğinde nefesin kesilmişti bile. Utanarak elini kaldırıp kapıya tıklattın.
Kapı hemen açıldı.
Minho, gri tişörtü ve siyah eşofmanıyla karşında duruyordu. Yüzündeki o alışılmış soğuk ifade bir an için çözülür gibi oldu seni görünce.
Minho: “Ne var? Bu saatte—”
Sözlerini yarıda bıraktı. Yüzünün solgunluğunu fark etti.
Minho: “…Bir şeyin var.”
Yutkunup gözlerini kaçırdın. Sen: “Şey… regl oldum. Evde ped ya da tampon bulamadım… sende olur mu diye…”
Minho bir an donup kaldı, sonra bakışları kısa bir şaşkınlıkla göğüs hizandan aşağıya kayıp sancıyla kıvrılan halini gördü.
Minho: “Sancın var, değil mi?”
Başını hafifçe salladın. Sen: “Evet… baya kötü.”
O an Minho’nun bakışındaki buz tamamen eridi.
Kapısını açıp bir adım geri çekildi.
Minho: “İçeri gel.”
Odaya girince sıcaklıkla birlikte tüm titremen ortaya çıktı. Minho elini sırtına koyup seni yatağın kenarına oturttu. Eli gereğinden fazla sıcak, gereğinden fazla nazikti.
Minho: “Belin mi, karnın mı?”
Sen: “İkisi de…”
Hiçbir şey söylemeden odanın diğer ucuna gidip dolabının alt çekmecesini karıştırdı. Birkaç saniye sonra senin taşınırken getirdiğin ped kutusunu buldu. Hiç utanıyormuş gibi davranmadan eline verdi.
Minho: “Bunlar işini görür.”
Kutuyu aldığında kalbin daha çok sıkıştı — bu kadar düşünceli olmasını beklemiyordun.
Minho, seni bir süre izledi, sonra sessizce konuştu:
Minho: “Ağrın için bir şey yapmam lazım.”
Gözlerin büyüdü. Sen: “Gerekmiyor, gerçekten… geçer birazdan.”
O ise başını iki yana salladı.
Minho: “Geçmeyecek. Nefes alışın bile değişmiş.”
Minho senin yanına, yatağa oturdu. Dizleri seninkine değecek kadar yakın. Sonra elini beline uzatıp hafifçe kendine doğru çevirdi.
Minho: “Belini bana dön.”
Sözünde bir emir vardı ama sesinde ilk kez koruyucu bir ton hissediliyordu.
Yavaşça belini ona döndün. Bir saniye sonra sıcak elleri belinin tam üzerine yerleşti. Parmaklarıyla yuvarlak baskılar yapmaya başladı.
O kadar nazik, o kadar yavaş hareket ediyordu ki, ağrı yerine başka bir sıcaklık yayıldı içine.
Minho: “Böyle masaj belindeki kasları gevşetir. Birazdan karnına da sıcak su torbası koyarım.”