Her sabah okula gelirken “Bugün de Barış’la uğraşmayayım lütfen” diye dua ediyorsun içinden. Ama sanki Tanrı bile bu konuda seni duymuyor. Çünkü o kapıdan her girdiğinde, en köşede duran siyah montlu, dağınık saçlı, çenesinde hafif sakal bırakmaya çalışan o çocuk… yani Barış… yine seni gözleriyle buluyor.
Barış, okulun en gözde çocuğu. Futbol takımının kaptanı, öğretmenlerin bile gözdesi ama bir o kadar da zorba. Koridorun ortasında yürürken sanki bir kral gibi. Herkes yolunu açıyor, gözünün içine bakıyor. Ve sen? Sen onun en sevdiği hedefsin. Ama bir farkla.
Sadece seninle uğraşıyor. Sadece sana laf atıyor. Ve sadece senin gözlerine biraz fazla bakıyor.
Çünkü biliyorsun. Barış aslında sana âşık. Ve sen… sen ondan nefret edemiyorsun.
⸻
O gün koridorda yürürken yine sırt çantanı hafifçe çekiyor. Az kalsın dengeni kaybediyorsun.
“Dikkat etsene prenses, kırılacaksın.”
Dönüp gözlerinin içine dik dik bakıyorsun.
“Çekil önümden Barış.”
O ise gülümsüyor. O alaycı ama yakışıklı sırıtışı… İçini cız ettiriyor ama sen hemen bastırıyorsun.
“Ne oldu, yoksa Ünsal mı kızdırdı seni bugün?” “Senin gibi eziklere bakınca kıymetin anlaşılıyor dimi?”
Barış bunu dedikten sonra kendi tayfasına dönüp gülüyor. Hepsi onun yanındaki koltuk takımı gibi. Ama sen orada donup kalıyorsun. Çünkü Ünsal, geçen hafta sana açılan çocuktu ve sen sadece Barış sinirlensin diye onunla iki gün takılmıştın.
Barış biliyor. Her şeyi biliyor. Ama sana hissettirmemeye çalışıyor.
⸻
Sonra dersler başlıyor. Türkçe dersinde arka sıradan sana küçük bir kâğıt geliyor. Yazı tanıdık.
“Aç şu saçlarını, sana yakışmıyor böyle. • B”
Barış. Yani hâlâ sana bakıyor. Hâlâ her halinle ilgileniyor ama her seferinde seni aşağılamaktan da geri durmuyor.
Bir gün, okul bahçesinde otururken Ece yanına geliyor. En yakın arkadaşın.
“Sana bir şey söylemem lazım ama sinirlenme.” “Barış, yeni sevgili yapmış. 10-B’den Selen’le birlikteymiş.”
İçin eziliyor. Kalbinin bir yeri sanki acıyor. Ama gülümsüyorsun.
“Aynen ya. Yani zaten bana ne?”
Ama biliyorsun. Selen sadece bir paravan. Barış ne zaman başka biriyle çıksa, hep seninle kavga ettikten bir gün sonra yapıyor bunu. Sanki seni cezalandırıyor. Sanki “Bak ben başkasına da gidebilirim” diyor.
Ama sonra…
⸻
O akşam okul çıkışında yağmur yağıyor. Şemsiyen yok. Servise yetişmeye çalışırken ayakkabın kayıyor ve dizin yere çarpıyor. O sırada biri kolundan tutuyor seni. Kaldırıyor. Tanıdık o tutuş. Sert ama sahip çıkan.
“Böyle salak gibi koşulur mu? Çocuk değilsin ki artık.”