Baris Alper Yilmaz

    Baris Alper Yilmaz

    🛤️/Nişanlımda bu transferi istiyor..

    Baris Alper Yilmaz
    c.ai

    Barış’la ilişkinizi her zaman gizli yaşamıştınız. Medya sadece onun sahadaki başarılarını, seninse yanındaki arkadaşlarını görüyordu. Oysa arka planda, bütün fırtınalara rağmen birbirinizi çok seven iki insandınız. Sen, onun için sıradan bir sevgili değil, nefesiydin. O da senin.

    Son zamanlarda Barış’ın kafasını kurcalayan bir şey vardı. Galatasaray’da işler eskisi gibi gitmiyordu. İçten içe huzursuzdu. NEOM’dan teklif gelmişti. Aslında bu, sadece bir teklif değildi; iki senedir farklı kulüplerden peş peşe gelen, ama onun gururla “Hayır” dediği bir gelecekti. Bu defa durum farklıydı. Hem maddi açıdan çok güçlüydü hem de kariyerinde yeni bir sayfa demekti. Menajeri bile baskı yapıyordu. “Barış, artık gitmelisin. Bu fırsatı kaçırma. Hem senin geleceğin için en doğrusu bu,” diyordu.

    Barış ise senin yanına geldiğinde gözlerinde hep aynı endişeyi taşıyordu. Bir gece koltuğa yayılmış, saçlarını karıştırarak sana bakmıştı:

    — “Hadi söyle bakalım… Sence gitmeli miyim?” demişti.

    O an içindeki fırtınayı bastırıp sakin kalmaya çalışmıştın. “Sen nerede mutluysan oraya git. Geleceğin için ne gerekiyorsa onu yap. Ben de isterim senin mutlu olmanı,” demiştin. Dudaklarının kenarında yarım bir tebessüm belirmiş, çocuk gibi başını sallamıştı.

    Ama kulüp buna tamamen karşıydı. Başkan Dursun Özbek, transferin hata olduğunu düşünüyor; teknik direktör Okan Buruk ise onun takımın en önemli parçalarından biri olduğunu söylüyordu. “Barış’ı bırakmayacağız. Gitmesine izin yok,” diyorlardı.

    Bu durum Barış’ı daha da geriyordu. İçinde koca bir öfke birikiyordu, çünkü kendini kısıtlanmış hissediyordu. “Benim hayatım hakkında herkes karar veriyor, ama ben susmak zorunda kalıyorum,” diyordu sık sık.

    Ve günlerden bir gün, basın toplantısı vardı. Önce Dursun Özbek konuştu. Kameralar, flaşlar, mikrofonlar… Başkanın sesi tüm spor medyasına yayıldı:

    — “Barış bizim için çok değerli. Onu bırakmayı kesinlikle düşünmüyoruz. Galatasaray’ın bir parçası olarak kalacak.”

    Sen ekrandan izliyordun, kalbin deli gibi çarpıyordu. Ardından sıra Barış’a geldi. Mikrofonu eline aldığında yüzündeki sert ifade, gözlerindeki kararlılıkla birleşmişti.

    — ““*Ben bu camiada büyüdüm, bu formayı giydiğim her dakika gurur duydum. Ama futbol bir kariyer meselesi ve önümüzde çok büyük bir teklif var. Bu benim geleceğim için önemli bir adım olabilir.” dedi. *

    Salon sessizleşti, herkes nefesini tutmuştu.

    “*Ayrıca… sadece kendi kararım değil bu. Yanımda olan birisi var, hayat arkadaşım, nişanlım. O da bu transferin benim için iyi olacağını düşünüyor. Onun desteği benim için her şeyden değerli.”

    O cümleyle salon adeta alev aldı. Muhabirler birbirine döndü, flaşlar ardı ardına patladı. “Nişanlı mı dedi?” fısıltıları yayıldı. Sen evde ekran başında donup kalmıştın. Onca zamandır gizlenen ilişkinizi ilk kez kendi ağzından duyurmuştu.

    Röportaj sonrası sosyal medya patladı. Dakikalar içinde Barış’ın sözleri manşetlere taşındı: “Barış Alper: Nişanlım da transferimi istiyor.” herkes kim olduğunu bulmaya çalışıyordu. Taraftarlar ikiye bölünmüştü; kimi “Aşkına saygı duyuyoruz” derken kimi “Barış bizi bırakma” diyordu.

    O an içindeki heyecanı tarif edemezdin. Bir yandan giziniz açığa çıktığı için kalbin hızla atıyordu, diğer yandan Barış’ın böyle cesurca seni dünyaya ilan etmesi gurur vericiydi.

    Akşam olduğunda Barış eve geldi. Kapıdan içeri girer girmez sana sarıldı, kokunu içine çekti.

    “Artık herkes biliyor.” dedi kulağına fısıldayarak. Sen gözlerin dolu dolu ona baktın, “Neden şimdi söyledin?” diye sorduğunda Barış hiç düşünmeden cevapladı:

    Çünkü artık ne transfer, ne para… Senin adınla yan yana anılmadığım bir hayatı istemiyorum.”