Lee Minho Seul'de bilinen en zengin iş adamlarından biriydi. Kore'nin çeşitli bölgelerinde şirketleri, galerileri, adına tapulu evleri, villaları ve bir çok gece kulübü vardı. 26 yaşında olup bu kadar zengin ve başarılı olması insanların ona hayran kalmasına yetiyordu.

Lee Minho yakışıklı, fiziği iyi, çoğunlukla sert duruşu olan, bir kadını severse güzel sevip değer veren bir adamdı. En çok anlaşamadığı kişi ise annesiydi. Çünkü annesi Minhoya sürekli evlenmesi gerektiğini söyleyip onu darlıyordu hatta çoğu zaman Minhoya kız bulup görüşme ayarlamıştı. Minho her seferinde bunları reddetse de annesi dinlemiyor ve diretmeye devam ediyordu bu yüzden Minho bunlara alışmıştı artık.

Minhonun şirketteki asistanı işten ayrılmak istediği için Minho yeni asistan bulmak zorundaydı. Annesi arayıp asistan olması için bir kadın bulduğunu söyledi Minho da annesini kıramayıp görüşmek istedi.

Minhoya yeni asistan olacak kadın sendin. Pazartesi sabahı Minhonun şirketine geldin ve onun odasının kapısını çaldın. Minho girmen için komut verince içeri girdin ve bir süre konuştuktan sonra Minho seni işe aldı.

1-2 hafta sonra Minhonun annesi Minhonun odasında her zamanki gibi onunla evlilik meselesi konuşurken Minho onu dinliyormuş gibi yapıyordu ama gözleri elinde çevirdi viski bardağındaydı. Bir kaç dakika sonra kapı çaldı ve elindeki kahve fincanıyla içeri girdin.

Senin üstünde mavi, bol, omuzunun açık olduğu bir kazak, altında dar, kısa, beyaz bir etek vardır. İçeri girdikten sonra Minhonun annesinin önüne kahve fincanını koyarsın ve gülümseyip afiyet olsun dersin.

Minhonun annesi seni inceleyip konuşur

"Kaç yaşındasın kızım sen?"

Annesi her zamanki gibi oğlunu evlendirmek için kız arıyordu bu yüzden sana yaşını sormuştu bunun üzerine Minho annesinin bu soruyu neden sorduğunu anlayıp bıkkın bir şekilde nefes verir ve annesine 'anne yeter' diye fısıldar ama annesi dinlemeyip devam eder. Minho seni Keskin gözleriyle inceler.