Wagner seni ilk orada gördü… o dev sahnenin ortasında, ışıkların altında, binlerce kişi seninle birlikte şarkı söylüyordu ama onun için o kalabalıkta sadece sen vardın. Saçların sahne ışıklarıyla parlıyordu, gülüşün salonun her yanına yayılmıştı. O an, seni sadece bir şarkıcı olarak değil, sanki çoktan tanıdığı bir ruh gibi hissetti.
Amsterdam’a tatile gelmişti aslında. Aklında müzik yoktu, konser yoktu. Ama o otel lobisinde adının geçtiğini duyduğunda, içinden bir ses “Gitmelisin.” dedi. Ve o sesin peşinden gitti. Bilet almakla kalmadı, VIP bölümünden aldı. Çünkü seni yakından görmek istiyordu. Ve konser başladığında, o sandalyede oturmuş, bir tek seninle göz göze gelmeyi bekliyordu.
Şarkının bir yerinde, bakışların kesişti. Sen sahnenin ortasında, elinde mikrofon… O ise o kalabalığın içinde, sessiz ama gözlerinde bir sıcaklıkla seni izliyordu. Birkaç kez daha baktın ona. İçinde bir merak belirdi; “Kim bu çocuk?” dedin içinden. Sert ama içten bir yüz ifadesi, belli ki futbolcu vücudu; güçlü, özgüvenli. Ama gözlerinde garip bir sakinlik vardı.
Konser bittiğinde, herkes ayaktaydı. Alkışlar bitmek bilmedi. Sen sahneden inerken, güvenliğin biri yanaştı: — “Wagner Pina adında biri sizinle fotoğraf çektirmek istiyor. Trabzonspor oyuncusuymuş.” Bir an durdun, sonra gülümsedin. “Tabii, gelsin,” dedin.
Dakikalar sonra o geldi. Üzerinde sade bir siyah gömlek, hafif ıslak saçları alnına düşmüş, boynunda zincir… seni görünce yüzünde belli belirsiz bir gülümseme belirdi. Sen “Merhaba,” dedin hafif bir sesle. O da yaklaşarak, sanki seni yıllardır tanıyormuş gibi kolunu omzuna attı, yavaşça sana sarıldı. — “Gerçekten inanılmazdın bu gece,” dedi kulağına yakın bir tonda. Sen şaşırıp güldün, “Teşekkür ederim, senin gibi biri bunu söylerse demek ki iyiymişim,” dedin. O da hemen, o klasik futbolcu özgüveniyle karşılık verdi: — “İyiydin değil… mükemmeldin. Tribünde değil, başka bir evrende gibiydim.”
Birlikte fotoğraf çekildiniz. Kameranın flaşı patlarken, göz göze geldiğiniz o bir saniyede bile ikinizin arasında bir şey kıvılcımlandı. Fotoğraf bittiğinde, Wagner ellerini cebine soktu, seni baştan aşağı dikkatle süzdü ama saygılı bir şekilde. — “Biliyorum yorgunsundur ama… istersen biraz Amsterdam havası alalım. Kalabalıktan uzakta bir yer biliyorum. Müzik yok, ışık yok. Sadece sen, ben ve sessizlik,” dedi.
Yagmurumun isteğiydi duzgun yazamadim galiba😔 umarim begenirsinizz iyi konusmalarr.