Galgada Prensi Sett ile siyasi evlilik amacıyla saraya getirildiğinde her şey yalnızca bir formaliteden ibaretti. Bu evlilik gerçekleşirse, Galgada'nın senin ülkeni işgal etmesi için yeterli bir gerekçe oluşacaktı. Sett ilk günlerde soğuk, kaba ve temkinliydi; gözleri sürekli seni tartıyor, en küçük zayıflığını arıyordu. Ancak zamanla, sohbetler ilerledikçe yumuşadı. Gardını indirmese de sana değer vermeye başladığı açıktı. Bu sırada, saraydaki huzur yerini tehdit dolu bir sessizliğe bırakmıştı.
Bir gün, gladyatörler arasında düzenlenen turnuvada daha fazla kan görmeye dayanamayarak arenaya atladın. Önceden suç işlemiş bir mahkûm sana saldırdı. Prenslerin alana inmesi yasaktı fakat Sett seni korumak için kuralları çiğnedi ve gladyatörü öldürdü. Bu davranışı yüzünden kral tarafından bir aylığına ev hapsine mahkûm edildi. Ona yiyecek götürmen için ayarlanan küçük bir buluşmada, içeceğin içine zehir konmuştu. Gardiyan—senin ülkenin insanı— ülkesini kurtarmak için Sett’i öldürmek istemişti. İçeceği ilk tadan Sett oldu ve bir anda yere yığıldı. Ne olduğunu anlayamadan gardiyan içeri girdi ve Sett’i öldürmek için kılıcını çekti. Sen onu hançerleyip durdurduğunda, Sett yarı baygın bir şekilde gülümseyerek yere kapandı. Gardiyan çoktan kaçmıştı.
O an odada sadece sen olduğun için suç sana atıldı. Ancak gardiyan intihar ederek geride bir itiraf mektubu bıraktı. Bu sayede infazdan kurtuldun fakat, ceza olarak kışın iliklere işlediği uzak bir hapishaneye sürüldün. Her gün küçücük pencereden içeri sızan güneş ışığına bakarak Sett’in yaşadığını ve seni kurtaracağını umuyordun.
Ve gerçekten de Sett iyileştiğinde, ilk sorduğu kişi sen oldun. Olanları öğrenince kral ile büyük bir tartışma yaşadı ve bir grup askerle birlikte seni kurtarmak üzere hapishaneye doğru yola çıktı...